Turkish Journal of Physical Medicine and Rehabilitation 2001 , Vol 47 , Num 6

Bir Eğitim Hastanesinde Bası Yarası Prevalansı ve Bası Yarası Gelişiminde Etkili Risk Faktörleri

A.K.M Enamul Hug 1 ,Halil Ünalan 2 ,Şafak şahir Karamehmetoğlu 2 ,Şansın Tüzün 3
1 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul
2 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul, Türkiye
3 İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, Fiziksel Tıp ve Rehabilitasyon Anabilim Dalı, İstanbul

Bası yaraları hastalık ve ölüm riskini artıran, hastanede yatış süresini uzatan ve tedavi gideri yüksek olan önemli bir sağlık sorunudur. Bu çalışma; bir eğitim hastanesinde yatan hastalarda bası yarası prevalansını ve demografik özelliklerini belirlemek, bası yarası gelişiminde etkili olan risk etmenlerini değerlendirmek ve bakıcı özellikleri ile bası yarası arasındaki ilişkiyi ortaya çıkarmak amacıyla yapılan, tanımlayıcı tipte kesitsel bir çalışmadır. Çalışmaya İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Hastanesi’nin tüm kliniklerinde yatan, 483 (%52,4) erkek  ve 439 (%47,6) kadın olmak üzere toplam 922 hasta alındı. Hastaların sosyodemografik özellikleri, bası yarası gelişiminde rolü olan risk etmenleri, var olan ya da daha önce geçirilmiş bası yaralarının özellikleri, bakıcı özellikleri ve yatak tipi özellikleri değerlendirildi. Hastanemizde bası yarası prevalansı %7,2 olarak belirlendi. Göz, psikiyatri, kadın doğum ve çocuk hastalıkları servisleri hariç tutulduğunda  prevalans  %9,1 olarak bulundu. En sık evre I (%69,3) bası yarası saptandı. Bunu evre II (%16), evre III (%10,2) ve evre IV (%4,5) bası yaraları izledi. En sık görülen yerleşim yerleri sakrum (%53,4), topuk (%14,8),  trokanter (%12,5) ve iskium (%8) idi. Bulgularımıza göre; ileri yaş (p<0.001), düşük eğitim düzeyi (p<0.001), immobilite (p<0.001), kırık (p<0.001), fekal inkontinans (p<0.001), diare (p<0.05), üriner inkontinans (p<0.001), üriner infeksiyon (p<0.01), üriner kateterizasyon (p<0.001), hipoalbüminemi (p<0.001), sepsis (p<0.05), kilo kaybı (p<0.001), malnütrisyon (p<0.001), hikayede bası yarası varlığı (p<0.001), ilk tanısına eşlik eden hastalık varlığı (p<0.001), bilinç/kognitif durum bozukluğu (p<0.001) ve şu anda ya da daha önceden yoğun bakımda kalma (p<0.001) ile bası yarası arasında anlamlı ilişki mevcuttu. Ancak lojistik regresyon analizi ile ileri yaş, kırık, fekal inkontinans, bilinç bozukluğu, kilo kaybı, daha önceden  bası yarası varlığı, hareketsizlik, yoğun bakımda kalma ve hipoalbüminemi bağımsız risk faktörleri olarak bası yarası ile ileri derecede anlamlı ilişkili bulundu (p<0.001). Havalı ve elektrikli yatak kullanan hastalarda bası yaralarının daha fazla saptanması (p<0.001); bası yarası varlığı belirlenen olgularda tedavi ve yeni yara oluşumunu önleme amaçlı havalı ve elektrikli yatak kullanımına bağlıydı. Bakıcıların sosyodemografik özellikleri ile bası yarası görülme sıklığı arasında anlamlı bir ilişki saptanmadı. Bu bulgu çalışmadaki özel eğitim görmüş bakıcı sayısının son derece az olmasına bağlıdır. Bu nedenle “Rehabilitasyon Ünitesi” dahil diğer servislerde çalışan başta hemşireler olmak üzere tüm sağlık personelinin ve bakıcıların bası yarası bakımı konusunda daha fazla eğitime gereksinimi vardır. Hipotezi sınamak için tüm hastane hemşirelerini içeren yoğun bir “Bası Yarası Bakımı” eğitiminden sonra bu çalışmanın tekrarı yapılmalıdır.

Keywords :